Amsterdam’ın hareketli sokaklarında, Haziran ayının başında, finansal teknolojilerin geleceğini şekillendiren binlerce kişi bir araya geldi. Money20/20 Europe, yalnızca bir fuar değil; fintech’in nabzının attığı, yeni trendlerin şekillendiği bir sahne. Biz de VOYA Digital olarak bu sahnede yerimizi aldık.
Money20/20 Europe, Avrupa’nın en büyük ve en etkili fintech etkinliklerinden biri. Bankacılık, ödeme sistemleri, kripto para, regülasyon teknolojileri, yapay zeka ve kullanıcı deneyimi gibi alanlarda çalışan binlerce profesyoneli bir araya getiriyor. Mastercard, Visa, Revolut, Stripe, Ripple, Fireblocks gibi devlerin sahne aldığı etkinlikte, startuplar da aynı sahnede yer bulabiliyor. Bu denge, sektördeki dönüşümün ne kadar kapsayıcı olduğunun bir göstergesi.
Bu yılın öne çıkan temalarından biri kripto paraların fiat (resmi para) sistemleriyle entegrasyonu idi. Özellikle Avrupa’da regülasyonların netleşmeye başlamasıyla birlikte, çok sayıda startup bu alanda çözümler geliştirmeye başlamış durumda.
Stabilcoin tabanlı ödeme çözümleri, gerçek zamanlı kripto-fiat dönüşümleri, sınır ötesi para transferlerinde blockchain tabanlı alternatifler dikkat çekiciydi. Özellikle Latin Amerika ve Afrika pazarlarına odaklanan firmalar, geleneksel sistemlere kıyasla %70’e varan maliyet avantajı sunduklarını iddia ediyorlar.
Birçok standda demo ürünler üzerinden yapılan canlı gösterimler, bu teknolojilerin artık fikir aşamasından çıkıp gerçek kullanıcı deneyimiyle test edildiğini gösteriyor.
MiCA (Markets in Crypto-Assets Regulation) gibi Avrupa Birliği’nin yeni regülasyonları, fintech ekosistemini doğrudan etkiliyor. Etkinlikte yapılan panellerde, MiCA lisansının bir yük değil, pazara girişte bir güven unsuru haline geldiği vurgulandı.
Özellikle kullanıcı verisi, KYC süreçleri ve ödeme altyapıları konusunda çalışan fintech şirketleri için regülasyonlar artık bir bariyer değil, rekabet avantajı.
UX (Kullanıcı Deneyimi), sadece güzel arayüz tasarımı olmaktan çıktı. Money20/20 Europe’da öne çıkan bir başka tema da “güven veren deneyimler” idi. Fintech ürünlerinde onboarding süreçleri, mikro kopyaların dili, hata mesajlarının psikolojisi, işlem sürelerinin şeffaflığı gibi detaylar, yatırımcı sunumlarında dahi öne çıkarıldı.
Yani artık bir ürün “nasıl çalışıyor?” sorusundan çok “nasıl hissettiriyor?” sorusuyla değerlendiriliyor.
Bu yıl Türkiye’den katılan şirket sayısı önceki yıllara göre ciddi artış göstermişti. Özellikle ödeme sistemleri, POS çözümleri ve dijital cüzdan alanlarında faaliyet gösteren girişimler dikkat çekti.
Stand açan şirketlerin yanı sıra, networking alanlarında da birçok Türk fintech profesyoneliyle karşılaştık. Türkiye’nin genç, adaptif ve mühendislik gücü yüksek fintech ekosisteminin Avrupa sahnesinde görünür olması hem heyecan verici hem de umut vericiydi.
Finansal teknolojiler karmaşık olabilir, ama kullanıcılar basitlik ister. Bu yüzden UX tasarımı, artık sadece “görsel estetik” değil; bir ürünün güvenilirliği, erişilebilirliği ve sürdürülebilirliği için kritik bir faktör.
Money20/20’de birçok firmanın, UX stratejisi olmayan ürünlerin yatırım almasının zorlaştığını ifade ettiğini duyduk. Örneğin, mobil cüzdan uygulamalarında yapılan bir A/B testinde, kullanıcıya “önce dene sonra kayıt ol” deneyimi sunan versiyonun %43 daha fazla aktif kullanıcı kazandığı paylaşıldı. Bu tarz içgörüler, UX’in doğrudan iş sonuçlarına etkisini kanıtlar nitelikte.
Etkinlikte birçok şirket, geleneksel finans çözümlerini “gömülü” hale getirerek (embedded finance) ürünlerini sadeleştirmişti. Örneğin:
Bunların her biri, kullanıcı odaklı düşünmenin teknolojiye nasıl yansıdığını gösteriyor.
Biz VOYA Digital olarak uzun süredir fintech alanında UX ve ürün stratejileri geliştiriyoruz. Dijital cüzdanlar, sanal POS sistemleri, kart yönetim uygulamaları, yatırım araçları ve blockchain tabanlı projelerde tasarım odaklı düşünceyle ilerliyoruz. Money20/20 Europe, bizim için yalnızca yeni trendleri takip etmek değil; bugüne kadar yaptığımız işleri küresel ölçekte test edebileceğimiz bir zemin sundu.
Money20/20 Europe, finansal teknolojilerde artık sadece “yeni ne var?” değil, “kime ne değer sunuluyor?” sorusunun da merkezde olduğu bir dünya olduğunu bir kez daha gösterdi. UX, kripto, regülasyon, ödeme sistemleri… Hepsi teknik olduğu kadar insani de olmak zorunda.
VOYA olarak, bu insan merkezli bakış açısını tasarımın her alanında uygulamaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde hem Avrupa’da hem Türkiye’de fintech alanındaki projelerde daha fazla söz sahibi olmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Projeniz hakkındaki fikirler, hedefler, talepler ve ulaşmak istediğiniz yer belli mi? Bir görüşme ayarlayarak tümünü hayata geçirme yolundaki ilk adımı beraber atalım.